Yırca Sabuncuevi

TARİH:

08 Aralık 2021

Herkes için Mimarlık Derneği bünyesinde öğrencilerle ele alınan birçok proje gibi Yırca Sabunevi projesi de kendine özgü hikâyesi ve proje boyunca bir araya gelip düşünen ve üreten farklı aktörler ile birlikte sadece mimari bir nesne tasarlama ve inşa etme süreçlerini içermiyor. Bu anlamı ile projeye dâhil olan her katılımcı için tasarladıkları ve inşa ettikleri mimari bir proje olmak dışında farklı bir değere sahip.


Yırca Sabunevi projesi 2014 Eylül’ünde Soma’ya en yakın köylerden biri olan Yırca köyü arazisi içindeki 13 zeytin ağacının bölgede kurulması planlanan 3. termik santral için kesilmesi ile başlıyor. O bölgede daha önce inşa edilen iki termik santralde köylerinin arazisinden toprak kaybetmiş Yırca köylüleri kendi rızaları dışında gerçekleşen bu ağaç kesiminin ardından Mayıs ayında yaşanan Soma maden kazasının da etkisi ile birlikte 3. termik santrale karşı bir araya geliyor. Bölgede aktif olarak bulunan sivil toplum örgütleri ile birlikte santrale karşı güçlü bir kamuoyu oluşturuluyor. Bu güçlü karşı duruşa tepki olarak santrali inşa edecek şirketin 6600 zeytin ağacını bir gecede dozerler ile yok etmesi ile şiddeti yükselen olaylar köy lehine çıkan mahkeme kararı ile son buluyor ve kesilen ağaçtan daha fazla sayıda zeytin ağacı yeniden dikiliyor. Kazanılan bu zafer Yırcalılara bir arada karar vermek ve birlikte hareket etmek konusunda önemli bir deneyim kazandırıyor.

Bu önemli deneyim sonrası Yırcalılar Soma maden kazası sonrası bölgeye katkıda bulunmak isteyen Tider (Temel İhtiyaç Derneği) ile bir araya geliyor. Böylece bölgedeki kömür ekonomisinin doğa ve toplum üzerindeki tahrip edici etkisi “Kömürün isi, sabunun misi!” sloganı ile Yırca’daki kadınların emeğini merkeze alan yapıcı bir ekonomi olarak zeytinyağı sabunu üretimine dönüştürmenin denemelerinin ilk tohumu atılmış oluyor. Yırcalı 34 kadın kokulu sabun üretim sertifikalarını alıyor ve 2014 Aralık - 2016 Ocak arasında Tider bünyesinde üretim yapıyorlar. Bölgede yaşanan tüm olumsuz ve tahrip edici olaylardan elde edilen deneyimler alternatif bir üretim olarak sabun yapımını merkeze alan bir kadın hareketine dönüşüyor. Daha sonra Tider’in bölgeden ayrılmasından sonra bu yola devam etmek isteyen 25 kadın “iyi niyet bildirisi”imzalayarak

Yırca Hanımeli El ve Ev Ürünleri (Yırca Köyü Derneği, Yırca Hanımeli İktisadi İşletmesi) adı altında kendi işletmelerini kuruyor. Tider bünyesinde çalışan ve bu projenin öncülerinden olan Kenan Kahya da Tider’den ayrılarak köye yerleşiyor ve kadınlarla birlikte çalışmaya devam ediyor.

2016 Ağustos’unda “Bir ev hayal ediyoruz!”sloganı ile kitlesel fonlama kampanyası açan Yırca Hanımeli kampanya ve beraberinde üniversite kulüplerinden, farklı firma çalışanlarından, imecelerden ve 750’den fazla bireyden gelen destek ile Şubat 2017’de 97 yaşına kadar köyde yaşamış olan Nazife Nine’nin 100 yaşındaki taş evini ve bitişiğindeki eski bakkal dükkânını satın alıyor. Bu noktada kendi bölgelerinde alternatif bir ekonomi yaratma ve üretme fikirleri olan Yırcalı kadınlar ile yerelde farklı bölgelerde alternatif bir mimarlık yapmayı deneyen Herkes için Mimarlık bir araya geliyor.

2017 Haziran ayında Herkes İçin Mimarlık’ın dört üyesinin gerçekleştirdiği keşif gezisi ile başlayan proje süreci tasarım ve uygulama atölyelerine katılan mimarlık öğrencileri ile birlikte ilişkilerin hala devam ettiği bir yol arkadaşlığına dönüştü. Kadınlar ile birlikte üretim alanlarının temel ihtiyaçlarının, yasal zorunlulukların ve mevcut imkânların konuşulduğu keşif gezisi dönüşünde öğrencilerin de katılacağı tasarım ve uygulama atölyelerinin tarihleri belirlendi. 16-19 Ağustos tarihlerinde gerçekleşen tasarım atölyesine farklı okulların mimarlık ve peyzaj mimarlığı bölümlerinden 9 öğrenci, 4 dernek üyesi ve Yırca’dan Kenan Kahya katıldı. Atölye İstanbul Kuzguncuk’ta kurucuları da dernek üyesi olan We’re Mimarlık’ın ofisinde gerçekleşti. 6-16 Eylül tarihlerinde gerçekleşen uygulama atölyesine tasarım atölyesine gelenler harici katılımlarla, 11 öğrenci ve 4 dernek üyesi ile köyden kişiler de katıldı. Bu proje için ayrıca Mimar Hayriye Sözen ile danışman olarak çalışıldı.

Tasarım atölyesini keşif gezisinde Yırcalı kadınlarla belirlenen ihtiyaçlar, yasal zorunluluklar ve mevcut yapıların durumu üzerine tartışıldı. Keşif gezisinde alınan rölöve bilgileri üzerinde belirlenen yeni işlevler yerleştirildi. Mevcut taş ev gerekli üretimhanenin fiziksel koşullarını karşılamadığından avlu içinde bulunan sayanın yıkılmasına ve yerine tek katlı bir üretim alanının inşa edilmesine karar verildi. Mevcut ve yeniden yapılacak mekânlar arasındaki işleyiş şemalarının nasıl olacağı; her mekân için gerekli tezgâh, depo rafları, oturma birimleri, fırın gibi unsurların mekânlara nasıl yerleştirileceği ve nasıl imal edileceği; avlu içindeki peyzaj ve yerleşim ile ilgili tasarım fikirleri oluşturuldu. Eski bakkal dükkânının da kadınlar kahvesine dönüşmesi için planlama yapıldı. En önemli kısım tüm bu tasarımların uygulama planları, gerekli fizibilite ve bütçenin oluşturulması, yaratılması gereken kaynakların belirlenmesi kısmıydı. Maddi imkânların tasarım süreci sırasındaki belirsizliği nedeniyle kullanılacak malzemeler tam olarak sonlandırılamadı ve birçok detayın çözümü uygulama atölyesi sırasında gerçekleşti.

Tasarım atölyesinde tartışılan birçok konudan farklı olarak el emeği ağırlıklı uygulama atölyesinin ana omurgasını bahçede sayanın yerine yapılması planlanan gıdahane binasının kaba inşaat işleri oluşturdu. Bahçe duvarına bitişik avlu içindeki yapının diğer üç tuğla duvarının örülmesi, pencere üstleri beton hatılın kalıplarının çakılması, demirinin bağlanması ve betonunun dökülmesi gibi birçok ağır işçilik köylüler ve katılımcılar ile birlikte gerçekleştirildi. Kadınlar kahvesi kısmında da toprak sıva denemeleri gerçekleşti. Özellikle uygulama sırasında bire bir bedenen uygulamaya dahil olmak ve inisiyatif almak birçok öğrenci için okulda tasarladıkları projeler dışında yeni bir deneyim oluşturdu.

“Uygulama atölyesine girişmeden önce çok heyecanlıydım, çünkü ilk defa tasarımında bulunduğum bir “şey”in uygulanmasına da şahit olacaktım. Ama şahit olmaktan fazlasını ummuyordum açıkçası. Duvar imalatında bulunmak, kalıp hazırlamak hatta donatı hazırlamak hiç yapabileceğimiz şeyler gibi gelmemişti. Bu kadarını hiç beklemiyordum. Öncesindeki tasarım sürecindeki kararlarını uygulama sırasında tekrar sorguladığımız bir üretim olması en keyifli ve kazançlı tarafı oldu benim için. Kendimden beklemediğim üretimler, sanırım birlikteyken birbirimize güven vererek gerçekleşti.” (Feyza Çınar)

“İmece usulü işlerin nasıl yürüdüğü hakkında endişem vardı. En azından organizasyon aşamasında aksaklıklar olabilir diye düşünüyordum. Fakat gayet profesyonel organize bir biçimde ilerledi. Özellikle o kolektif çalışmanın hep beraber yürümesi güzeldi. Kendi açımdan şimdiye kadar hiçbir zaman bu kadar yerelle ve farklı kişilerle entegre bir projede çalışmadım. Aynı zamanda bu başlı başına bir yapı stajı gibi bir şey oldu, çünkü çoğu şeyi denemiş olduk. Burada aslında hep beraber bir bilgi aktarımı ve uygulama oluyor. İkisini eritmesi açısından benim için önemli bir deneyimdi…” (Furkan Demirtaş)


Uygulama Atölyesi, Gün 8

Tasarım atölyesine katılan öğrenciler Yırca’yı ve Nazife Nine’nin evini görmeden fotoğraflar üzerinden ve iletilen istekler üzerinden bir ihtiyaç şeması belirledi. Hangi mekânın hangi işlev için uygun olabileceğini ve yeni imal edilecek gıdahane yapısı için nasıl bir tasarım olabileceğini uzun uzun tartışarak tasarımlarını oluşturdular. Hem daha önce hiç bilmedikleri bir üretim sürecinin bilgisini edindiler hem de bu bilgileri edindikleri kendi mimarlık bilgileri ile bir araya getirdiler. Uygulamada ise kâğıt üstünde verilen kararlar, mevcut ekonomik sınırlar, kendi sahip oldukları beden iş gücü sınırları ve yerin imkânları ile yeniden şekillendi:

“Buradaki işlerle mimarlık hayatımın kesişimi tamamen boş küme galiba. Boş küme çünkü teori ve pratik gerçekten tamamen bambaşka. Tasarımdaki çoğu şeyin burada yapılamadığını gördük. Çünkü olmuyor, yerinde hava koşulları olsun, malzeme olsun, maddi manevi bir sürü etken işin içine girince hayal edilen gibi olmuyor ama belki daha güzel oluyor bu.” (Fırat Altundağ)

Tasarım atölyesinde kağıt üzerinde kolayca verilmeyen birçok karar, alınamayan birçok inisiyatif uygulama sırasında daha zorlu biçimde ama daha kısa sürede alındı. Tasarlama eylemi sırasında zihnen tartışılan birçok sorun bedenen verilen bir mücadelede, anlık olarak şahit olunan sonuçlar ile çözümlendi. Uygulama atölyesi sırasındaki kişisel ihtiyaçların da iş bölümü ile yapılması dâhil, birçok öğrencinin ifadesinde “elle bir şey yapmak” tanımı öne çıkmakta:

“Burada kendi ortamı içinde birlikte bir şeyleri tasarlıyor olmak ve kendi elimizle bunu yapıyor olmak, toprak sıvaya, çimentoya dokunuyor olmak en önemli kısmı benim için. Çünkü okul hayatında şu an bir şeyler tasarlıyoruz ama bunlar gerçeğe dökülmesi çok ütopik şeyler oluyor.” (Gökçe Er)

“Okulda bunların hepsini görmüştük. Böyle elini değdire değdire, içinde ola ola yapmak, nasıl yapıldığını anlamak bana çok iyi geldi. Şu an bir ev yapabilirim. Bu yüzden değerliydi…” (Hatice Kübra Öztürk)

“Duvar örmeye dair teorik bilgileri biliyoruz, muhtemelen de o bilgilerden yola çıkarak uygulama yaptık. Bir noktada duvar örmüş olmak ne ifade eder bilmiyorum, ama o duvarı birlikte örmüş olmak, birlikte organize olmak ve bir noktada işin sosyal sorumluluğu ve yerinde, hayat içinde gerçekleşmesi çok anlamlıydı.” (İdil Bayar)

Proje süreçleri tasarım ve uygulama aşamaları olarak ayrılmış bölümler olarak düşünülse de aslında başı ve sonu olmayan bir bütün olarak ele alınması gereken süreçler. Yırca Sabunevi projesi o bölgedeki birçok hikâyenin doğurduğu bir sonuç, aynı zamanda yarattığı sonuçlarla da tam olarak bir sona varmayacak bir oluş. Bu hikâye içinde öğrencilerin dâhil oldukları kısım tasarım ve uygulama atölyeleri gibi gözükse de edinilen deneyim çok daha fazlası. Yırcalı kadınların girişimi, Nazife Nine’nin evinin hikayesi, orada kadınlarla yaşamaya karar veren Kenan’ın hikayesi, her bir öğrencinin oradaki her bir kişi ile olan ayrı ayrı teması ve birlikte düşünüp uyguladıkları her karar, hala devam eden bu sürecin parçaları. Bu anlamı ile öğrenciler meslek sahibi kişiler olmanın dışında kişisel deneyimleri ile süreç içinde varlıklarını hala sürdürmekteler. Bu da meslek yaşantısı içinde çok elde edilmeyen bir bilgi paylaşımını ve yapılan işi sahiplenmeyi, anlamlı kılmayı ve inanmayı beraberinde getirdi:

“Gelirken beklentilerim yüksekti, bu katılacağım ilk atölyeydi, heyecanlıydım. Açıkçası beklentilerimi tam anlamıyla karşıladı diyebilirim. Sadece bu yorgunluk kısmını çok düşünmemiştim, şartlar düşündüğümden biraz daha ağır çıktı ama bu keyif kaçırıcı bir neden değil benim için. Bir çok şey öğrendik burada. Okul ortamında göremeyeceğim bir sürü şey gördüm ve yaptım. Bunu yaşamak güzel bir olaydı.” (Melih Yavuz)

“Bu projenin köylüler tarafından desteklendiği için yaşayacağına inanıyorum. Biraz geliştirilip yaşayacağına inanıyorum. Köylülerin ilgilenmediği bir proje olsaydı umudum olmazdı ama köylüler tarafından sahiplenilmiş, bir kaç yıldır çalışılan bir proje. Bu mekânları geliştirme konusuna daha da ısınacaklarına hatta bunun köy geneline yayılacağına inanıyorum. Bu anlamda kolektif bir çalışmaya, bu tür projelere de gerek var. Sahip olduğumuz bilgileri bu anlamda paylaşmak çok önemli.” (Mesut Adanır)

“Sabunevi’nin, kadınların mücadelesi, ruhu beni çok etkiledi. Buraya gelirken onun bilinci ile gelmiştim. Hep birlikte birçok duygu yaşadık. Umarım hem kadınlar için, hem köy için, hem diğer köyler için bu girişim öncü olur.” (Hatice Kübra Öztürk)

Üniversitelerin ders dönemlerinin başlaması dolayısıyla 16 Eylül’de sonlanan uygulama atölyesinden sonra çalışmalar ara ara yapılan kısa ziyaretlerle, telefon ve mail üzerinden bilgi paylaşımları ile devam etti. İnşaat işlerinin büyük ölçüde tamamlanmasının ardından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve Haftası’nda Yırca Sabunevi’nde hep birlikte açılış etkinlikleri gerçekleştirildi. Herkes İçin Mimarlık üyeleri ve atölye katılımcılarının haricinde Kazdağı Doğal ve Kültürel ve Doğal Varlıkları Koruma Derneği ile gönüllüleri de dâhil oldu. Büyük oranda üretim mekânları tamamlanan kadınlar resmi başvuruları ile birlikte üretimlerine başladılar. Bilgi paylaşımımız, kurulan kişisel ilişkiler ve dostluklar halen devam etmekte.



Açılış Etkinkinliği

Tasarım ve uygulama atölyeleri ile ziyaretlerden notları içeren blog sayfasına yircasabunevi.tumblr.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Yırca Hanımeli’ne destek olmak için Good4trust web sitesinden alışveriş yapabilir ya da yircahanimeli@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.


Tasarım ve uygulama atölyesi katılımcıları: Ahmet Minez, Anıl Tuhanioğlu, Ecem Tüfekçi, Emre Gündoğdu, Feyza Çınar, Fırat Altundağ, Furkan Demirtaş, Gökçe Er, Hatice Kübra Öztürk, Emre Gündoğdu, İdil Bayar, Kenan Kahya, Melek Aydoğan, Melih Yavuz, Merve Gül Özokcu, Mesut Adanır, Mina Öner, Yağmur Kutlar, Yuvacan Atmaca, Zehra Ersoy, Yırca Hanımeli ve köylüler


BEĞEN

Beğen

ETİKETLER

HERKES İÇİN MİMARLIK
YIRCA SABUNEVİ
SOMA

YORUMLAR

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.

Yırca Sabuncuevi
PROJE
KÜNYESİ

Proje Türü:

MİMARİ

Proje Tipi:

DİĞER ENDÜSTRİ YAPILARI

Proje Yeri:

MANİSA

Yapım Yılı:

2018

Proje Adı:

Yırca Sabuncuevi

Proje Yeri:

Manisa, Soma, Yırca

Toplam İnşaat Alanı:

172 m2

İnşaat Bitiş Yılı:

2018

İnşaat Başlangıç Yılı:

2017

Proje Bitiş Yılı:

2018

Proje Başlangıç Yılı:

2017

Alt Yüklenici:

Herkes İçin Mimarlık Derneği

Ana Yüklenici:

Yırca Sabunevi El ve Ev Ürünleri İktisadi İşletmesi

İşveren:

Yırca Sabunevi El ve Ev Ürünleri İktisadi İşletmesi

Danışmanlar:

Hayriye Sözen